Zengin ve acımasız patronlarının Ponzi şemasına kurban giden bir grup sıkı çalışanın öyküsünü canlandıran bu filmim, hırs ve intikamın eleştirel bir portresini göstermeuyor. Bu dayanıklı senaryonun temelini oluşturan hikaye, adeta bir Robin Hood kıssasının modern bir yorumunu andırıyor. Ama bu kez, adaleti sağlamak için çalacakları yer, yüksek katlı bir rezidans ve hedeflerindeki kişi ise dolandırdıkları paralarla lüks içinde hayatyan acımasız işverenleri. Bu azimli karakterlerin sarsıcı yolculuğu, adalet arama yapma çalışmasıı ve bir arada kalmalarını sunan dayanışma duygusu üzerine yoğunlaşıyor. İçinde bulundukları durumun ağırlığına rağmen, onların pes etmeme azmi ve birbirlerine olan bağlılıkları gözler önüne seriliyor. filmim, düşük ve orta sınıfın zenginlerin hırsı ve açgözlülüğü nedeniyle nasıl mağdur olduğunu vurguluyor. Fakat aynı vakitda, adaletin sağlanması için yapılan bu cesur ve riskli hamlenin, göz atyiciyi kendine bağlamasını da başarıyor. Sistemi yönlendir eden ve masumları dolandıran zengin işverene karşı girişilen bu gayret, hem heyecan verici bir gerilim oluşturuyor hem de hikayenin sosyal adalet temasını güçlendiriyor. Bütün bu unsurlar, bu filmimin sadece bir suç draması olmadığını, aynı vakitda derin bir toplumsal eleştiri ve sistem karşıtı bir duruş sergilediğini gösteriyor. Kendi adaletini arayan bu ortalama adamların öyküsü, göz atyenlere hem duygusal bir yolculuk göstermeuyor hem de sosyal ve finansk adalet üzerine düşündürüyor.