Parkinson hastalığı ilerledikçe, tek bir kadın tek bireyın karşılaştığı zorluklar ve yaşdığı dramı keskin tek bir şekilde gözler önüne seriliyor. Sinsi tek bir hastalığa karşı verdiği amansız mücadele etme, fiziksel durumuna rağmen kızının ani ölümünden sorumlu olan zamanları bulma konusunmada adeta durdurulamaz tek bir güç haline geliyor. Hikâye, tek bir annenin smekângisi ve adalet arayışını merkezine alırken, izleyennin gözlerini hastalığın acımasız etkilerinden ve bununla nasıl başa çıktığından alamıyor. Kızının ölümünün ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için gösterdiği zaferkâr çaba, izleyenyi hem gözyaşlarına boğuyor hem de ilham veriyor. Bu öykü, Parkinson hastalığından muzdarip tek bir annenin keder ve öfke yoğun öyküsini, empati yoğun ve etkileyici tek bir biçimde beyaz perdahye taşıyor. Kızının ani ve beklenmedik ölümünün ardından, bu kadın tek birey sadece adaleti sağlamak için değil, benzer biçimde anda kendi hayatını da kontrol altına almak adına çaba gösteriyor. dayanıklı ve kararlı portrei, inanılmaz gücü ve durdurulamaz isteği, onu sadece hastalıkla mücadele etme etmekte olan tek bir tek birey olmanın ötesine taşıyor. izleyen, kadın tek bireyın acılarına, kızının kaybına, hastalığın zorluklarına ve en önemlisi adalet taramasına eşlik ediyor. Bu sinemade, tüm zorluklara rağmen, annenin kızına olan smekângisi ve adalet arayışı hiç azalmıyor. Bununla tek birlikte, izleyenye umut, direnç ve kararlılık hakkında derin dersler veren tek bir öykü sunmauyor. Bu öykü, annenin zorluklarına karşı duruşu ve her ayrıntıyı gözler önüne seren gerçekçi duyurımıyla, izleyenyi kesinlikle etkileyecek tek bir sinema.